Disleksi -Yaygın Adıyla Okuma Yazma Güçlüğü- Nedir?

Disleksi -Yaygın Adıyla Okuma Yazma Güçlüğü- Nedir

Disleksi -Yaygın Adıyla Okuma Yazma Güçlüğü- Nedir? 

Disleksi Türkiye’de çocuklarda sık görülen bir bozukluktur. Özellikle ilkokul çağlarında öğretmenlerin sıklıkla karşısına çıkmaktadır. Yaygın olarak okuma-yazma güçlüğü olarak geçse de bundan ibaret değildir. Bazı belirtileri şunlardır: 

  • Konuşmayı öğrenmede gecikme
  • Harfleri öğrenmede güçlük
  • Sözlü ve yazılı dili organize edememe
  • Akıcı okumada güçlük yaşama
  • Yazmada güçlük yaşama
  • Kafiyeleri anlamada güçlük yaşama
  • Sayıları ve harfleri kendi içlerinde karıştırma
  • Harfleri, renkleri, sayıları hatırlamada güçlük
  • Uzun parçaları anlama ve takip etmede zorlanma
  • Ezberlemede, matematik işlemlerinde zorlanma

Bu ve benzeri belirtiler her disleksili bireyde bulunmak zorunda değildir. Bireyin yaşadığı çevreye, eğitim düzeyine, aile faktörüne göre değişiklikler gösterebilir. Disleksili bireyler, çocukluktan itibaren doğru tanı ve tedaviye ulaşmazsa eğitim hayatında, aile ve çevresiyle olan ilişkilerinde, sosyal hayatında, meslek hayatında güçlüklerle karşılaşmaktadır.  

Shaywitz (2003)’e göre disleksideki ana problem fonolojik düzeyde dili işlemlemede yaşanan problemlerdir. Yapılan araştırmalara göre; bu bireyler harfleri hafızadan geri getirmede problem yaşamakta, özellikle ‘b’ ve ‘d’ harflerini ayırt etmekte güçlük çekmekte ya da hatalı okuma yapmaktadırlar. Harflerin yerini karıştırma, harfleri birbiri yerine kullanma gibi. Farklı ülkelerde doğuştan ve sonradan disleksi yaşayan bireylerle çalışmalar yapılmış ve bunların ortaknoktası olarak,  disleksi beynin yazılı dili işleme sürecinde yaşadığı zorluktur. Bu, dillerin yapısına göre değişmekle birlikte bazen ortografik süreçlerde yaşanan bazen fonolojik süreçlerde yaşanan sıkıntılar olabilmektedir. Tüm bu gerçeklere karşı toplum içinde dolanan disleksili bireylerin zeka geriliğine sahip bireyler olduğu bilgisi doğru değildir. Zeka ve disleksi arasında bağlantı yoktur.  

Bazı disleksili bireyler harflerin şeklini ezberleyerek, sık kullanılan kelimeleri veya ilk harflerini ezberleyerek, tanıdık hikayeleri ezberleyerek bir seviyeye kadar okuma yapabilmektedir. Ancak hafızaları bunu belirli bir seviyeye kadar götürebilir. Heaton ve Mitchel’in (2008) yaptığı çalışmaya göre, disleksili bireylerin %43’ü lise ve sonrasında aldıkları kötü sınav puanları sayesinde fark edilmiştir. Belirli bir seviyede okuma yapabilen disleksik bireyler ileri yaşlara kadar fark edilmemiştir. Sonuç olarak disleksili bireyler de okuma yapabilirler ancak sağlıklı okuyuculara göre daha yavaş ve kısıtlı performans sergilerler.  

 Disleksi okuma güçlüğüyle dikkat çekse de okul çağı öncesinde de fark edilebilir. Zayıf kelime anlama, az sayıda kelime üretimi, kelimeleri karıştırma; tekerlemeleri, basit sayma işlemlerini hatırlamada güçlük gibi belirtiler fark edildiğinde bir uzman tarafından teşhis koyulabilir. 

 Gelişmiş ülkelerde disleksi farkındalık açısından yüksektir. Disleksili bir birey tamamen disleksik özelliklerinden kurtulur, demek çok doğru olmayacaktır. Ancak erken ve doğru tanı ve tedaviyle hayatlarına eşlik edecek psikolojik, sosyal, iletişimsel ve duygusal olumsuzlukları en aza indirmek mümkündür. 

KAYNAKÇA 

  1. Balcı E. (2017), Disleksi Hakkında Gerçekler: Disleksi Nedir ve Ne Değildir, Trakya Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 19 , (1-17) 
  1. Memorial Tıbbi Yayın Kurulu (2021) 
  1. Karatay N. ,Ünal E. (2020), Türkiye’de  Disleksi Alanında  Yapılan Çalışmaların  İncelenmesi, Uluslararası Avrasya Sosyal Bilimler Kongresi, 150-170 

Neslihan Çaylak

DKT Türkiye yazar ve yönetici üyesi. Kütahya Sağlık Bilimleri Üniversitesi 3. Sınıf Lisans öğrencisi.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu