Kekemeliğe Genel Bir Bakış

Kekemeliğe Genel Bir Bakış

Kekemeliğe Genel Bir Bakış

Kekemelik, konuşmanın ritminin ya da akıcılığının kesintiler ve bloklarla zarar gördüğü bir bozukluktur. Dünya Sağlık Örgütü’nde (DSÖ) kekemelik, bireyin ne söylemek istediğini kesin olarak bildiği, istem dışı, tekrarlayan ses uzatmaları ve kesilmeleri nedeni ile konuşma ritmindeki bozukluk olarak tanımlanmaktadır. Bu tanımlamaya göre, kekeme olan bireyler, ne söylemek istediklerini bilmelerine rağmen sesler arasında geçiş yapamazlar. (İbiloğlu, 2011)

ASHA, 1999 yılında kekemeliği ‘konuşma akıcılığının;  ses, hece veya tek heceli sözcük tekrarı, seslerin uzatılması, hava akışında veya seslemede bloklarla olağandışı yüksek sıklıkla ve/veya uzun süreli kesintilere uğramasıdır’ şeklinde tanımlamıştır. 

Kekemelik tüm ırklarda, kültürlerde ve yaşlarda görülebilir. Çocukluk çağı akıcısızlıklarının, %2’si kalıcı, %4-5’i ise geçici kekemelik olarak tanımlanmaktadır. Ayrıca kekemelerin %50’sinin ergenlik çağında, %80’inin ise ergenliğin sonlarında kendiliğinden iyileştiği belirtilmektedir. (Bloodstein, Ratner 2008) 

Kekemelikle ilgili önemli bir nokta normal akıcısızlıklardan ayırt edilebilmesidir. ASHA konuşmada akıcılık bozukluklarını ;

  • Gelişimsel (developmental) kekemelik, 
  • Hızlı-bozuk konuşma (cluttering),
  • Nörojenik (neurogenic) kekemelik ve
  • Psikojenik (psychogenic) kekemelik olarak sınıflandırmıştır.

2-3 yaşlarında konuşma ve dil gelişimini edinme sürecindeyken bir çocuğun akıcısızlık yaşadığı ya da normal bir yetişkin bireyin konuşma esnasında bazı akıcısızlıklar yaşadığı görülebilir. Bu akıcısızlıklar normal bir bireyde yorgunluk, stres, heyecan gibi duygusal faktörlerden kaynaklanabilir. Böyle durumlarda akla ilk gelen bireyin kekeme olduğu düşüncesi olmamalıdır. 

Genel olarak, kekeme bireylerde, ses uzatma ve tekrar süreleri diğerlerine göre daha uzundur. Özellikle ses, hece ve sözcük tekrarı süreleri kekemelerde diğerlerine göre daha belirgin özelliktedir. Tekrarlar kekemelerde daha hızlıdır ve tekrarlar arasında geçen süre daha kısadır.Kekemelerde akıcısızlık çeşidi olan uzatma ya da bloklar % 77 oranında görülürken, normal akıcılıkta konuşanlarda bu oran % 0 düzeyindedir. Ayrıca yapılan çalışmalarda kekemelerdeki uzun hece tekrarları ve gergin tek heceli kelime tekrarları normal akıcı çocuklara göre oldukça fazladır. (Boey, Wuyts, Heyning, Bodt, and Heylen, 2007)

Ayrıca kekemelikte görülen akıcısızlıklarla normal akıcısızlıkların büyük farklarından biri, kekeme bireylerin akıcısızlık esnasında ikincil davranışlar ve çaba göstermesidir. Normal akıcısızlıklarda bu durumlar görülmez.  [İkincil davranışlar: Bu davranışlar, konuşmanın solunum, sesletim veya artikülasyon seviyelerinde görülebilir. Bu ikincil özellikler kendini sıkıntılı nefes alma, anormal ses kalitesi, dudak büzme ve dil tıkırdaması tarzında sergileyebilir. Göz kırpma, yüz buruşturma, kafa sallama dil çıkarma ve anormal vücut hareketleri gibi ek davranışlar konuşmanın akışının kesildiği süreçte veya öncesinde gözlenebilir.]

Etyoloji

Literatürde birçok çalışma olsa da kekemeliğin nedeni henüz tam olarak bilinmemektedir. Uzun yıllardır kekemeliğin nedenini açıklamak için çok sayıda çalışma yapılmıştır ve bazı yol gösterici kuramlar ortaya çıkmıştır. Bu kuramlar aşağıda belirtilmiştir.                                                                                                                                                Kekemeliğin nedenleri hakkında bazı ihtimaller elde edilmiştir. Bunlar; dil gelişiminin tamamlanmamış olması, konuşma kaslarında koordinasyon bozuklukları ve nefes problemleri. Kekemeliğin ortaya çıkmasında sinir sistemi bozuklukları, bazı psikolojik durumlar, yaşanan travmalar ve hatta genetik faktörler de etkili olabilmektedir.

 

Kekemelik süreci nasıldır?

Kekemelik yüzdesi, şiddeti, türü, süresi bireyseldir. Ağır akıcısızlık yaşayan bir birey bu durumun sosyal hayatını olumsuz etkilemesine izin vermeyebilir, hafif akıcısızlık yaşayan bir birey ise bu durumdan oldukça rahatsız olup kendini kötü hissedebilir.

Farklı kekemelik türleri vardır, her kekeme birey aynı şekilde kekelemek zorunda değildir. Ancak birey kendi içinde genellikle aynı akıcısızlıkları yaşar. Bu türler kısaca; tekrarlar, uzatmalar, bloklar, laf arasına eklemeler, duraklar, kırık kelimeler, tamamlanmamış cümleler ve revizyonlardır.

Genellikle çocukluk döneminde ortaya çıkar. Araştırmalar sonucu en sık 2-11 yaşlar arasında görüldüğü belirtilmiştir. Ayrıca kronik kekemelik erkeklerde, kızlardan daha yaygındır. Erken yaşta görülen kekemeliğin spontan iyileşme ihtimali; daha geç çocuklukta ve yetişkinlikte ortaya çıkan kekemeliğin spontan iyileşme ihtimalinden daha yüksektir. Kekemeliğin kendiliğinden iyileşme ihtimali olduğunu söyledik ancak kekemeliğin kronik seyretmesine sebep olabilecek bazı risk faktörleri vardır.

Risk faktörleri:

  • Ailede kekemelik öyküsü olması
  • 3.5 yaş sonrası başlangıç 
  • 6-12 aydan daha uzun süren takılmalar
  • Cinsiyet (erkeklerde daha sık olduğu biliniyor)
  • Konuşma sesleri üretimi hataları, düşük anlaşılırlık, yönerge almada güçlük gibi dilsel etmenler.                              (Yairi, Ambrose, 1992-1999-1999)

Kekemelik Belirtileri

Bireye kekemelik tanısı bir uzman tarafından konulur ancak kekemelik ihtimalini düşündürebilecek bazı belirtiler vardır.

  • Konuşurken seslerin, hecelerin, sözcüklerin tekrarlanması,
  • Konuşma esnasında uzun süreli duraklamalar,
  • Sesleri, kelimeleri uzatarak söylemek,
  • Sonraki kelimeye geçmekte zorlanma,
  • Konuşma esnasında dışarıdan gözlenebilen kas gerginliği, göz kaçırma, terleme, vücuttaki titreme gibi hareketler
  • Konuşmaktan çekinme

 

Kekemelik Tedavisi

Kekemeliğin bireysel olduğu gibi terapisi de bireyseldir. Yukarıda da bahsettiğimiz üzere bazen terapiye gerek kalmadan spontan iyileşme de gözlenebilir. Tedavi gerektiren durumlarda bir Dil ve Konuşma Terapistine görünmesi gerekir. Terapi seanslarında eğer hastanın ikincil davranışları çok fazlaysa bunları azaltmaya yönelik çalışmalar yapılabilir. Kullanabileceği bazı stratejiler öğretilir örn. yavaş konuşma. Duyarsızlaştırma yöntemleriyle hastanın durumunu kabullenmesi ve günlük hayatta kontrol etmeyi öğrenmesi üzerine çalışılabilir. Eşlik eden konuşma sesi bozuklukları ya da dil bozuklukları varsa -örneğin alıcı dilin zayıf olması- bunlar üzerinde çalışmalar yapılabilir. Ancak unutulmaması gereken bir nokta vardır; kekemelik tamamen iyileşmez, birey kekemeliği kontrol etmeyi öğrenir ve bazı stratejilerle kekelemesini azaltır.

Neslihan Çaylak

DKT Türkiye yazar ve yönetici üyesi. Kütahya Sağlık Bilimleri Üniversitesi 3. Sınıf Lisans öğrencisi.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu